Neler yeni
Televizyon ve iPtv Dünyasına Açılan Pencere 2023

Bu örnek bir konuk iletisidir. Üye olmak için bugün ücretsiz bir hesap açın! Oturum açtıktan sonra, kendi konularınızı ve yayınlarınızı ekleyerek bu siteye katılabilir ve kendi özel gelen kutunuz aracılığıyla diğer üyelerle bağlantı kurabilirsiniz!

  • Değerli Ziyaretçi UyduportaL iPtv Paylaşım Dünyasına Hoşgeldiniz. Önemli ve Öncelikli Kurallarımız ; Kesinlikle Türkiye Digital Platform (Digiturk,D smart, Tivi Bu) Linklerinin Paylaşılması, açıktan Tüm Üye ve Ziyaretcilerimize Dağıtılması Yasaktır. Telif Hakları İçeren Film, Dizi, Oyun ve Program Yayınlamak Kesinlikle Yasaktır. Üyeliğiniz Kapatılır.!!!

  • UyduPortaL Trendyol ve HepsiBurda Hizmetinizde

    ---->LUTFEN OKUYUNUZ<----

  • Ana sayfa
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Forumlar
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Forum Dışı Güncel Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Alakasız Katagorisiz Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Forum Dışı Güncel Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Alakasız Katagorisiz Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!

Önemli Selam Vermenin Ve Almanın Adabı

ycanerler

Uyduportal Uye
UyduPortaL Üye
Katılım
25 May 2015
Mesajlar
655
Tepkime puanı
21,284
Puanları
183
Yaş
55
Konum
İzmir
Cahiliye ahlakını yaşayan insanlar genellikle önce selam verenin karşı taraf olmasını bekler ve ilk selam veren olmayı küçük düşürücü olarak görürler. Halbuki dirlik ve güzellik temennisi olan selam, müminlerin ibadet olarak yerine getirdiği bir ahlak özelliğidir. Bu nedenle müminler selam vermek için sıra beklemez ve Allah'ın bu emrini gerektiği an yerine getirirler. Kendilerine selam verenlere ise daha güzeliyle karşılık verirler.

Allah'a iman insanları bir çok konuda mükemmelleştirdiği gibi hal ve tavır olarak da mükemmele götürür. Din ahlakının bir gereği olarak sürekli vicdanına uyan bir mümin her yerde en güzel, en rahatlatıcı, ince düşünceli ve en hoşnut edici tavrı bulmayı umabilir.

Rabbimiz selâmla ilgili meâlen şöyle buyurmaktadır:

Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah her şeyin hesabını tam olarak yapandır. (Nisa Suresi, 86)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Ümmetine "selâmı yaymayı", "bol bol selâm vermeyi" tavsiye etmiş, "selâmın kelamdan önce geldiğini" beyan buyurmuştur.

"Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size âyetlerini böyle açıklar." (Nur, 61)
Şimdi selâm vermenin ve selâm almanın, ehemmiyeti, selamlaşma âdabı ve selâmın faziletiyle ilgili hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım:
Abdullah b. Amr b. As (r.a.) anlattı: Bir adam Resûlullah'a: "İslâm'ın hangi ameli daha üstündür" dedi. Resûlullah (s.a.v.) da: "Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir" buyurdu. (Tergib ve Terhib, c.5/288-1)

Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Mü'min olmadıkça sizler cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de mü'min olamazsınız. Birbirinizi sevdirecek şeyi size haber vereyim. Selâmı aranızda yayınız." (a.g.e., c.5/288-2)

Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın Müslümanda beş hakkı vardır. Selâmını almak, hastalandığında ziyaret etmek, cenazelerinde bulunmak, davet edince gitmek, aksırınca, Allah sana merhamet etsin, demek." (a.g.e., 5/291-10)
Câbir (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Binekli olan yürüyene, yürüyen oturana selâm verir. Yürüyerek karşılaşan iki kişiden önce selâm verenin sevabı ve derecesi daha üstün olur."(a.g.e.,5/293-14)

Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Ayrılırken de selâm versin. İkinci selâm da birincisi kadar mühimdir." (a.g.e.,5/294-17)
Hz. Câbir'in (r.a.) rivayetine göre Peygamberimizi (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Selâm kelamdan [sözden] öncedir." (Tirmizî, İstizan: 11)

Hz. Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: "Resûlullah (a.s.m.) bana, 'Evladım, evine girdiğin zaman selâm ver. Senin ve ev halkın için berekete sebep olur' buyurdu." (Tirmizî, İsti'zan: 10)

Ali bin Ebû Talib'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Bir topluluk diğer bir topluluğa uğradığında, içlerinden birinin selâm vermesi kafidir. Aynı şekilde, oturanlardan da birinin selâmı alması kafidir." (Ebû Dâvud, Edeb: 141)

Gerek selâm verirken, gerekse selâmı alırken, muhataba duyuracak bir sesle söylemek lazımdır. Selam veren kişinin işitilmeyecek bir şekilde selam vermesi, selamı alanın da işitilmeyecek bir sesle alması, selamlaşma âdabına aykırıdır.

Muaviye b. Kure, Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Selam verdiğiniz zaman, selâmınızı duyurunuz. Selama karşılık verdiğiniz zaman da duyurunuz." (Tenbihü'l-Gafilin. C.2/816)

Selâm verme şekli - sözü
Selâm verirken işaretle vermek caiz değildir. Selâmdaki lafzı söylemek lazımdır.
Câbir (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Kişinin bir parmağı ile işaret ederek selâm vermesi, Yahudi işidir." (Tergib ve Terhib, c.5/308-16)
Arada mesafe uzak ise, yahut araba ile gidiliyorsa; uzaktaki şahsa veya bir diğer arabadakilere elle işaret edilirken veya korna çalınırken, selâmdaki lafzı da söylemek lazımdır.
Peki selâm verilirken ve alınırken ne demek lazımdır? Bunu da Peygamber Efendimizden (s.a.v.) öğrenmekteyiz.
Ebû Hüreyre (r.a.)'nin naklettiği şu hadis-i şerifte "en güzel selâm verme şekillerini" görmekteyiz:
"Bir adam Resûlullah'ın (s.a.v.) bulunduğu bir meclisten geçerken: "Selâmun aleyküm" dedi Resûlullah (s.a.v.)
"On hasene kazandı" buyurdu. Sonra başka biri geçerken: "Selâmün aleyküm ve rahmetullah" dedi. Bu defa Resûlullah (s.a.v.): "Yirmi hasene kazandı" buyurdu. Daha sonra da başka bir kişi geçerken: "Selâmün aleyküm ve rahmetullabi ve berakatuhu" deyince, Resûlullah (s.a.v.): "Otuz hasene kazandı" buyurdu. Derken adamın biri Resûlullah'ın meclisinden selâm vermeden ayrılınca Resûlullah (s.a.v.): "Arkadaşınız ne de çabuk unuttu" dedi ve:
"Sizden biriniz bir topluluğa geldiğinde selâm versin. Oturmak isterse otursun, ayrılırken de selâm versin. Birincisi ikincisinden daha ehemmiyetli değil" buyurdu. (Tergib ve Terhib, c;5/297-22)
Selâm veren, bir kişiye bile selâm verse, çokluk edatı ile vermelidir. Selâma karşılık veren de aynı şekilde çokluk edatı ile vermelidir. Çünkü selâm veren de alan da yalnız değildir. Orada melekler vardır.
En güzel selâm şekli şöyledir; "Esselâmü aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekâtühü" (Size selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketi de üzerinize olsun)
Selâmı alan da aynı şekilde söyler, yalnız başa "ve" ilâve eder:
"Ve aleykümü'sselâm" veya "Ve alaykümü's-selâmü ve rahmetu'llahi ve berekâtühu" şeklinde...
Eve girerken ve çıkarken de selâmı ihmâl etmemeliyiz. Çocuklarımızı da buna alıştırmalıyız.
Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurmaktadır: "...Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir sağlık (dilemiş) olmak üzere, kendinizden olanlara selâm verin..." (Nur sûresi/61)
Şayet evde kimse yoksa o vakit; "Esselâmü aleynâ ve âlâ İbâdillâhissâlihîn" (Bize ve Allah'ın salih kullarına selâm olsun) diye selâm, vermeliyiz.
Müslümanlar arasında, bir dostluk ve iyi niyet işareti olan selâmı vermek sünnet; almak ise farzdır. Hz. Peygamber (s.a.s)'in selâm ile ilgili hüküm ve talimatı şöyledir: Küçükler büyüklere, binekli atlı veya arabalı olanlar yayalara, yürüyenler, oturanlara; arkadan gelenler yetişince öndekilere; iki grup karşılaştığı zaman, az olanlar çok olanlara önce selam verirler" (Buhârî, İsti'zân, 4-7; Müslim, Selâm, I).
Bir kimseden selam getiren birisine: "Aleyhi ve aleyke's-selam!" şeklinde cevap verilir. Bir mektuba yazılmış bir selâm için ise: "Ve aleyke's-selam" denilir yahut; cevabı mektupta bu ifade yazılır.
Selâm verirken veya alırken, eğilmek doğru değildir. Selâm verildiği takdirde alamayacak durumda olanlara ise, selam vermek doğru değildir. Meselâ, namaz kılanlara, Kur'an-ı Kerîm okuyanlara, hutbe dinleyenlere, ilimle meşgul olanlara, yemek yiyenlere selam verilmez. Dolayısıyla bu durumda iken verilen selâmı almamanın bir sorumluluğu yoktur.


Özellikle içinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde gerek Sosyal Medya'da gerekse dost ve arkadaşlarımız arasındaki mesajlaşmalarımızda Selam'ı s.a. veya a.s. şeklinde kısaltarak kullanmak Selamlaşma adabına aykırıdır, Allahın hükmünü kısaltmak bir kul olarak bizlere yakışmaz...Vesselam...
 
Son düzenleme:

mario

Uyduportal Uye
UyduPortaL Üye
Katılım
26 May 2015
Mesajlar
1,064
Tepkime puanı
8,133
Puanları
183
Konum
sanal alem
Tessekurler yasar usta
 

Mr.Nobody

Gold Silver
Gold Silver
Katılım
1 Ağu 2015
Mesajlar
724
Tepkime puanı
4,194
Puanları
203
egolu bir milletiz selamı ilk biz verirsek mesala selam verdiğimiz kız ise hemen sanki ona aşık olduk havasına girip trip atıyorlar erkeklerdede kısmen var
 
  • Ana sayfa
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Forumlar
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Forum Dışı Güncel Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Alakasız Katagorisiz Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Forum Dışı Güncel Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
  • Alakasız Katagorisiz Konular
  • Lütfen Javascript'i etkinleştirin!Javascript'i etkinleştirin!
Üst